1 Aralık 2012 Cumartesi

İstanbul

İstanbul

Kayıp ruhlar
Denizde boğulan balıklar
Üzerlerinde uçuyor
Çığlık çığlık martılar
Damarlarında kurulmuş rakı sofrası
Gemilerin sarhoş
Bir yüzün yanık bir türkü
Bir yüzün jazz
Sabah yollarına akar
Bulut bulut umutlar
Pek nazlı durursun ama
Orospu bakışların davetkar

26-10-2010

Anlat Arkadaşım

Anlat Arkadaşım

Kaybettiklerini, kazandıklarını
Boşver düştüğün kalktığın anları
Bana köyünüzdeki selvi ağacının
Serin gölgesini anlat

Bilirim iş yükün ağır
Patronun  haksızlık eder sana ama
Bana pencereni açtığında
İçeri giren ılık esintiyi anlat

Ah kadınlar erkekler
Hep aynı mevzu, aynı şikayetler
Bana gittiğiniz yazlıktaki
Denizin kayalara vuruşunu anlat

Baban hiç anlamıyor seni
Anan arkanda hep bir deli
Bana dedenin bahçesinde yetişen
O kırmızı elmanın tadını anlat

Boşver kim birinci kim ikinci
Oluver sen sonuncu
Bana çeşmenin ağzında
Vızıldayan arıları anlat

Küçük düşmüşsün kılık kıyafetinle
Ama bilirmişsin oturmayı edebinle
Sen bana pencerene yuva yapmış
İki küçük kumruyu anlat

Yaşam öykün göğsünde koca madalya
Satsan senaryosunu etmez beş para
Çıkar hele üstündeki pılı pırtıyı da
Bana içindeki gerçek seni anlat


Sözcüklerin Efendisi

Sözcüklerin Efendisi

Ey sözcüklerin Efendisi
Sen bir avcı dünya ormanın
Öyle kendinden emin
Ne bataklık görür ne uçurum
Fütursuzca attığın her adımın

Şu çirkin kadın
Çirkin bir sözcükle büyülendi
Kötülük insanların ağzında
Taze bir gelin gibi dolandı
O gördüğün yıkık dökük harabe var ya
Bir lanetle kurşunlandı

Bir niyetti dünya
Sen insan olmanın niyeti
Kullandığın her bir kelime
Yaratıyor seni ve çevreni

Ağlama şimdi
Sen
Sözcüklerinle yarattın kendini
Bilseydin eğer
Ağzından çıkan emirleri
Hiç sorumsuzca kullanır mıydın
O kadim büyüleri


Mendebur - Şiir

Mendebur

Güzel gidiyordu herşey
Güvenim tamdı kendime
Hatta başım sivrilmişti biraz
Ben yarattım lan bu dünyayı demiştim
Eserime bakıp gerim gerim gerinmiştim
Otuziki dişim meydanda
Kabarmıştım kara hindi gibi
Arkama şöyle bir baktım
Oh be! dedim. Aştım koca bir dağı
Nihayet indim düze.
Tam da o anda
Hayat..
ensemden yakaladığı gibi
Dayadı burnumu koca bir inek bokuna
Ye onu! dedi. Ye onu!
Mendebur hiç de gelmiyor biraz hava atmaya.

Dünya - Şiir

Dünya

Ben dönerim
Dünya döner
Ben mi dönerim, dünya mı?
Ben yürürüm
Dünya yürür
Ben mi yürürüm, dünya mı?
Hangi yöne baksam orada
Ben mi oradayım, dünya mı?
Gözlerimi kapatırım
İçimde dünya
İçimdeki ben miyim, yoksa dünya mı?

Sefil - Şiir

Sefil

Sana aşığım dediğimde
Yanından geçilmez oldu havandan
Ağzında sevilmenin ballı tadı
Akarken salya salya ağzından
Sırıtarak baktın
Çıktığın kaf dağından
Açlıktan kokmuş nefsini besledikçe
Sandın yürekler titrer kalıbından
Hey sefil!
Yenilmezdin.
Ne oldu ha!
Arsızca giydiğin sevgimi söküp alınca sırtından
Eser kalmadı o yüce varlığından.


14-3-2010

Bir eylül sabahı gitti - Şiir

Bir eylül sabahı gitti.

Hayat kurallarını çoktan koymuştu doğduğunda.
İçindeki göz ışığına aldırmadan.
Yitip gitmişti.. kalabalıklarda.
Sıradanlıkla perdelemişti yüzünü.
Acısını sarmalayıp, gülümsemişti..
Tanrı'ya yalvarmış, ağlamıştı.
Dostlar arasında yalnız kalmıştı.
Sevgili perçinlemişti pencerelerini.
Gidecek yer yoktu.
Hapsolmuştu içine.
Ağardı sonbaharında.
Perdeleri küf tuttu
Açmadı.
Bir eylül sabahı
Toprağını toprağa kattı.
Gitti.
İçindeki göz ışığıyla.
Bir yaprak ağacın bağrından
Koptu.
Çığlığın rüzgarında savruldu.
Bir pencere kenarına düştü.
Kimse görmedi.