5 Mart 2012 Pazartesi

Karasinek - Öykü


KARASİNEK

8 yaşındaydım. Sıcak bir yaz günüydü. Yengem açık camlardan içeri giren kara sinekler ölsün diye odaya ilaç sıkmıştı, kapıyı pencereleri sıkıca kapatmıştı. İlaç kokusundan kurtulmak için dışarı çıkmak için kalktığımda, yerde debelenen kara sineği gördüm.
Kalkmaya çalışıyor, arka ayakları yere yapıştırılmış gibi sürünüyordu. Avcuma aldım sineği ve dışarı çıktım.
Bahçedeki erik ağacının altına kilimler serilmiş, şilteler konmuştu. Gidip oraya elimdeki sinekle oturdum. Sinek hala debeleniyordu.
Can çekişen sineği şiltenin üzerine bıraktım. Başımı şiltenin üzerine koyup onu izlemeye başladım. Arada parmağımla onu dürtükleyip ayağa kalkmasını sağlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra sinek canlanmaya daha rahat hareket etmeye başladı... Ve sonra uçtu.

Onun hayatını kurtardığım için sevinmiştim. Sırt üstü uzanıp agacın dalları arasından göz kırpan güneş ışıklarını izledim bir süre. Ağaçtaki tırtıllar aklıma geldi. Ağzımı açsam acaba bir tırtıl tam da ağzımın içine düşer miydi? Önce ağzımı açıp bekledim merakla. Sonra tiksinti ile yüzümü buruşturdum, ağzımı sıkı sıkı kapadım.
O sırada koluma birşeyin değdiğini hissettim. Eyvah tırtıl diye panikle koluma vurdum.
Ama tırtıl değildi. Az önce hayatını kurtardığım sinekti. Ve artık ölüydü.

Sineğin hem kurtarıcısı hem de katili olmuştum. Kendi kendime kızdım vicdan azabıyla ama yapacak birşey yoktu.

Amcamın kızı koşarak geldi, elinde boş konserve kutuları vardı.

- Hadi çamurdan yemek yapalım!  dedi.

Güzel fikirdi.

- Hadi yapalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder